Çarşamba

tarsus D-400


Dilek, Hasan ve Hüsna için,


 

 

 

 

 

 

ajans bildiriyor

kırmızı kamyonet, sarı ayakkabı, çizme

boş bakışlar

 

 

anım-sa-ma

anımsama artık

anımsama

 

bir ki üç dört

 

1

yolda bir adam

yüzlerimizin karası mintanı

günahlarımızın uzamış sakalı

ruhlarımızın kiriyle bir adam oturur

kayıtsız zamansızlığımız bakar

 

yolda bir adam

kendi ülkesinde mülteci

bırakmış kaçmış sanki

hanları, hamamları, sarayları

çılgın avmleri, otomobilleri, borçları

 

yolda bir adam

3-5 kuruşluk kibirimizle

yüzümüzde  yalancı merhamet

kaçarız, solucan yiyen gözlerimizle

tanrı bizi korusun!

 

ah

vuracaklar

ıssızlaşacak an

çağa sürgün var-oluşlar da

aşklar de sen

 

kurmaca

 içim dışım evren

var-mışım yok-muşum

 

zaman bir arsız

dışımı döker içime

 

yokluk-varlık

 

"Şimdi bu durulukta bu saydam

Hiçbir anlam içermeyen bu

Gökyüzü ormanında

Varoluşun o garip hüznü"  E. Cansever

 

yokluk-varlık

1.

kesif bir bulanıklık

bunaltısı gerçeksi anlamların

kara bir çöl evreni

o bilinmeyen hırçınlığında yok-luğun

 

toluen

 

girme dehlizlerime

yıkımcılar kaçak yapıları yıkar

 

her şeyi yanlış

cüzzam laneti bellek

bir karanlık kutuda

mahsur titreyen aynaya

küser için içine

bilmez kentin dalgın neşesi

 

hırçın günler

Sessizliğin, ağırbaşlı katilin.    

Ölgün yarınlarında,
gemilerini yüzdürür korsanlar.
Çocuk rüyaların
tutsak.              

Tezgâhlar hep uzun bir havada .

gibi

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 kayıp hayatını arar

harcadıklarının heyecanında

define arar gibi

 

kaçarken bedelini ödemeden

kaybettiği hayatını arar

yüzünde ki bir ömrün kederi gibi

 

yalanla örülmüş kaderimiz

kendimizi çalarız hırsız gibi.  

       K:A

sana kalan


kırılgan bir derinliktir

içe doğru yolculuk...

 

açık bir aydınlığın olmazsa hapsolursun

aklınla. duygularına binerek kaçtığın yerde

boğulursun sana kalan mültecilikte...    

                                                                                         K:A

 

Yakın-Uzak

 

 

uzaktı,

ağacın gölgesi kadar yakın,

 

mültecinin hüznü,

sürüsünü kaybetmiş çoban köpeğinin şaşkınlığı,

aşkı arar

kayıp çoban köpeği, kayıp sürüyü arar

gibi...

 

yakındı,

kendi kadar uzak...

yok-var

                        K:A

iz VE his

 

türkülere takılmış hayatı toplarken,

hisler izini sürer dalgın.

 

toprak çitle çevrildiğinden bu yana,

kayıp, mülteci,

çalarak yaşar insan,

zaman çoktan karışmış makinelerin uğultusuna,

gizem yerini kirli bir pusa çevirmiş.

 

his izidir varoluşun,

var-oluşsa hep ufuktadır.  

                                                            K:A

 

hepsi alıntı- hepsi iade

  kutsal kitaplardan alıntı bir akıl hocasından alıntı bilmediğimiz bir yerden hepsi alıntı hayat   tüket! karttan çek! en y...